1967 doğumluyum. 18 yıldır yoga eğitmenliği yapıyorum. Yoganın yanısıra alternatif beslenme sistemleri her zaman ilgi alanımdaydı. Yıllarca Ayurveda prensiplerini uyguladım, ardından Makrobiotik’i hem uyguladım hem kurslar organize ettim. Vegan oldum, çiğ beslendim. Her sistemin kendi içinde ne kadar eksiksiz olduğunu gördüm. Ayrıca hepsinde ortak olan noktaları farkettim: ne kadar sade o kadar etkili. Bu kavrayış beni çim suyunu denemeye getirdi. 90’ların başında New York ta yaşadığım yıllarda içip ilgilenmediğim buğday çimi suyu yıllar sonra hayatıma yeniden girdi, 1 sene boyunca hergün içtiğimde etkilerine inanamadım. Partnerim Erdal ın da tohum toprak aşkı birleşti ve Petiçim’i kurarak buğday çimi üretimine başladık.
Şifanın bir endüstriye dönüştüğü, insanların nasıl sağlıklı kalacakları ile ilgili acımasızca istismar edildiği bir dönemde buğday çimi gibi basit ve etkili bir gıdayı yetiştirmek bizi her geçen gün daha mutlu ediyor. Çim suyu hücreleri onaran minik dev. Bu anlayış ve altyapıyla kurulan ilk çim üreticisi olmak çok motive edici.
Yıllar önce yoga hayatımdan çıkmasın diye yoga hocası olmuştum. Şimdi de aynısını buğday çiminde yaşıyorum. Bu sene bunlara bir de Yüz Yogası eklendi. O da yine bir istismar sanayine dönüşmüş olan güzellik sektörünün en muhteşem ve sağlıklı alternatifi. Böylece Çim suyu & Yüz yogası workshop formatı oluştu; içten ve dıştan güzellik, sağlığın yeni tanımı. Öğrendiklerimi paylaşmak her zamanki gibi en büyük mutluluğum.