1986 yılının ekim ayında, öğretmen bir baba ve esnaf bir annenin kızı olarak Adapazarı'nın bir köyünde dünyaya geldim. Bir kaç yıl sonra İstanbul'a yerleştik. Burada büyüdüm. Beni yoran ama bir o kadar da kendine bağlayan bu şehir memleketim oldu.
Annemin anlattığına göre doğumum köydeki lojman evimizde olmuş. O sıralarda orada görev yapmakta olan ebem aynı zamanda annemin arkadaşıymış. Köyde doğum olduğu zaman eşi ve iki çocuğuyla birlikte gider ve o doğumdayken ailesi arabada beklermiş. Şimdi düşününce kendisini minnetle anıyorum. İyi ki, beni karşılamış. İyi ki, bana ilk ebelik eğitimimi o anda vermiş. Yani en iyi ebe arkadaş olabilenmiş...
Plansız gebelik gibi bir şekilde kendimi ebelik bölümünde okurken buldum. Zamanla çok sevdim bir o kadar güzel hayaller kurdum mezun olduğumda yapacağım işle ilgili... Öğrenciliğimin ikinci yılında doğum stajı yapmak için gittiğim hastanede 18 yaşında bir gebe gördüm. Büyük bir odada yalnız başına doğum sancısı çekiyordu. Sancı çekmek kelimesinin hoş olmadığının farkındayım, ama o tam anlamıyla bunu yaşıyordu. İlk defa bulunduğum bu ortamda şaşkındım ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Yanına gittim, bir kaç soru sordum. Beni görünce o kadar mutlu oldu ki anlatmam mümkün değil. Elimi tuttu, yardım istedi. O an aklıma gelen tek şey onu sakinleştirmekti. Bir kadının böyle bir anda nasıl bu kadar yalnız bırakıldığına şaşırmıştım. "Eşimi arar mısın?" dedi. Aradım, konuştular. Böylece bir gün geçerken camın ardından bana gülen ebeleri gördüm. Çok utandım, yanlış bir şey yaptığımı düşündüm. Daha sonra eğitimim bitene kadar bir daha bu şekilde yaklaşmadım gebelere. Sert olmak ve dediğini yaptırtmak, tıbbi şeyler dışında fazla yüz göz olmamaktı demek ki ebelik...
2005 yılında mezun olduktan sonra çok sevdiğim, her gördüğümde ilk defa görüyormuşcasına sevindiğim bebeklerle çalışmak istediğime karar verdim. Uzun süre bebek yoğun bakım hemşireliği yaptım. Sonra iki yıl Çapa Tıp Fak. çocuk yoğun bakımda çalıştım. Bebekler ve çocuklar hakkında bu süreçte harika bilgiler edinsem de aklımda hep neden bu kadar hasta çocuk var sorusunu taşıdım.
Ülkemiz şartları malum... Öyleyse devlet memurluğu iyidir diyerek 2011 yılında 657'ye tabii devlet memuru olarak bir toplum sağlığı merkezinde, ardından da bir sağlık ocağında işe başladım. Yıllarca sahada aktif olarak çalıştıktan sonra evrak işleri veren, tabiri caiz ise ebelik değil de sekreterlik yaptıran sistemle ilişkimi bir yıl sonra istifa ederek bitirdim.
Tüm bunlar olurken bedensel rahatsızlıklar hissetmeye başladım. Dayanılmaz ağrılar yaşadım. Yogaya başladım. Nefes almayı öğrendim. Bedensel farkındalığım artarken, zihnimde yeni güzellikler oluşmaya başladı. Hiç bir ilacın, doktorun veremediği faydayı yoga vermişti. Demek ki, iyileşme ancak içten olabiliyormuş. Sen kalpte bir şeyler değiştirmedikçe dışarıdan müdahaleler yarım kalıyormuş... Tüm bunları benimseyerek bu yolculuğa karar veren başkalarına da yardım ederim düşüncesiyle yoga eğitmeni oldum.
Hamilelerle yaptığımız yoga seanslarında hem huzurlu bir gebelik yaşanmasına yardım ettiğim için, hem de yaşama yeni başlayacak olan bebeğe türlü faydalar sağlandığı için, ebe olarak bunun attığım en doğru adımlardan biri olduğuna inanıyorum.
Bir taraftan da mesleğimi düşünmeye başladım. Neden böyle? neden bütünsel değil? ve ben neden sadece sunulanı yapmak zorundayım? derken yurt dışında ebelik uygulamaları hakkında bilgi sahibi oldum. Ebe doğumda birebir destekmiş! Alternatif tıp uygulamalarını bilenmiş! Doğaya güvenen ve sadece yardım edenmiş!!! Ne duruyorsun Serap! :) Bir arkadaşım aracılığı ile Türkiye'deki en iyi masaj eğitmeni ve doğal tedavi uzmanı olan ( bu konu tartışılmaz bile bence :) ) Tatjana Rottenberg'den bağ doku, klasik masaj, refleksoloji, tetik nokta eğitimlerini aldım ve bir sonraki yıl da asistanlığını yaptım. Kendisinden sadece masaj değil bir çok şey öğrendim. İyi ki var...
Tüm bu bilgiler tamam ama ya ailelerin eğitilmesi? Nasıl bir yol izlenir? Ne gerekir? yine aklımda sorular uçuşurken İstanbul Doğum Akademisi Doğuma Hazırlık Eğiticiliği Ve Doulalık Eğitimini aldım. Bu eğitimde Lamaze, Hypnobirthing, Aktif Doğum yöntemlerini öğrendim.
Verdiğim eğitimler ve girdiğim doğumların sonunda artık hep iyi ki diyorum.
İyi ki ebe olmuşum!
İyi ki arayışta olmuş ve ne lazımsa bulmuşum!
İyi ki yoga ile buluşmuşum!
İyi ki masaj öğrenip dokunmanın mucizevi etkilerini görmüşüm!
İyi ki bebekleri çocukluğumdan beri sevmiş ve hayatlarını bu kadar çok önemsemişim!
İyi ki değişimden hiç korkmamışım!
Ve iyi ki hayatıma giren herkes beni bulmuş, büyütmüş, öğretmiş, sevmiş, üzmüş, geliştirmiş sonunda Serap Ebe yapmış :)
Herkese Teşekkürler...
Sevgilerimle, Serap SAĞIR
Doğuma Hazırlık Eğiticisi ve Doula, Masaj terapisti ve Yoga Eğitmeni